12 Aralık 2011 Pazartesi

OKUMA ALŞKANLIĞI NASIL KAZANDIRILIR?

Kitap Okuru Bir Toplum Muyuz-2?
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Çukurova Üniversitesi.
    Orhan Pamuk “Yeni Hayat” kitabında der ki “bir kitap okudum, hayatım değişti.”. Aslında çok anlamlı bir ifade. Özellikle kitap kurdu insanlar bilirler ki okudukça yaşamları anlam kazanır. Yaşamı daha iyi algılar, karşılaştıkları sorunu daha kolay çözebilmektedirler. İnsanın yaşama anlamlı başlaması, kendisine erken yaşlarda bir yol haritası çizmesi geleceğinde birlikte olduğu insanları daha iyi, daha doğru daha güzel görmesinin yollarını aramasını sağlayacak düşünme gücü katacaktır. Kitapların, kendini, ortamını, ülkeni, öteki ülkeleri, yer altı yer üstü zenginlikleri gökyüzünü size tanıtacaktır. Kitap insan kişiliğini, karakterini ve doğrularını tanıtacak, geleceğe yeni ufukların açılmasını sağlayacaktır. “Bilginin insana verdiği mutluluk ne para ne de servet ile sağlanabilir” özdeyişinin önemini ancak bunu yaşayanlar bilir. E. Gibban “ okumayı hiçbir servetime değişemem” ifadesi ile yaşamdan aldığı tadı vurgulamaktadır. İbn-i Sina gibi dünyaca ünlü bilgin “gecelerim hep okumakla geçerdi” diyor. Katip Çelebi “ mumlar tükenir, güneş, doğar, ve ben hala okurdum” diyerek okuma alışkanlığını ortaya koymaktadır. Montesquie ise “ okuma ile üzüntülerimi gideriyorum” diyor. Ünlü kimya bilimcisi Madam Curie “ bütün yoksulluğuna karşın geceleri sokak lambaları altında ders çalışarak eğitimini tamamladığını belirtiyor, yaşam öyküsünde.
   Yaşamın farkına varmak, olayları sentezlemek veya analiz etmek için belirli bir bilincin oluşması yaşamdan zevk almak için okumak ve mutlaka okumak gerekir. Aksi taktirde Uğur Mumcunun meşhur sözü olan “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunur”. Maalesef birçok kişinin TV ekranlarında veya birilerinden duydukları bir iki ifadeyi kullanarak uluorta konuştukları görülmektedir.
Gelişmiş Ülkelerde Okuma Alışkanlığı Bir Yaşam Biçimine Dönüşmüştür.
   Sık sık batı ülkelerini ziyaret eden öğrenciler ve yetkililerin hayran kaldıkları bir olgu, bindikleri toplu taşıma araçlarında gördükleri okuyucu kitlesinin çokluğudur. Otobüs veya trene bindiğinizde bizler hariç herkesin elinde bir kitap iki durak arasını bile değerlendirmesidir. Parkta bahçede, tatilde, deniz kenarında, yemekhanede boş anda kitaplar açılıyor ve bir sayfada olsa okunuyor.
   Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde halen kitapçıların önünde sepetleri ile kitap satın almak için kuyrukta bekleyen insanlara sıkça rastlamaktayız. Temmuz 2005’in başında Portekiz’de Lizbon üniversitesinde düzenlenen bir kursa eğitmen olarak bulunduğum dönemde ilgimi çeken en önemli olgu insanların her fırsatta kitap okuması olmuştu. Kursun yapıldığı mekan ile konakladığımız yer arasında hatırı sayılır nitelikte bir mesafeyi her gün bir tren, bir metro ve otobüs ile sağlamaktaydık. Tren istasyonuna girer girmez insanların işine yetişmek için acelesi yanında her köşede insanların ellerine bedava gazete tutuşturmaya çalışan kişilerin çabası hayatımda okumaya verilen önemin en büyük işareti olmuştu. Metroda yine aynı heyecan. İçimden keşke benim ülkemde de belediyeler böylesi bir etkinlik düzenleseler. Lizbon biraz da İstanbul’a benzemesi nedeniyle keşke bizde de herkese sabahları okunacak birkaç sayfalık bir gazete verilse belki bir kaç insanımız boş zamanının değerlendirir diye düşündüm. Merak ettim Portekizce bilmememe rağmen genel içerik ve hedefledikleri anlayışı öğrenmek için yerel arkadaşlara sordum. Dağıtılan 15 sayfalık tabloid türü gazete, yerel yönetimin faaliyetleri, genel haberler, sağlık, reklamlar, hava durumu vs. her şeyden önce insanların trende ve metroda bir durakta olsa otururken genel bir bilgi sahibi yapmaktır. Ayrıca bazı batı ülkelerinin üniversitelerinde günlük veya haftalık “Kampus” gazetesi belirli noktalara yerleştirilen kumbaralarda ücretsiz alınabilmektedir. Hep yurt dışına çıkanlarımız sık sık belediye otobüslerinde kitap okuyan insanların davranışlarını gıpta ile izlediklerini söylerler. Nedense hep söyleriz ancak kendimiz okumayız. Bu konuda biraz kötü bir örnek olduğumuzu söyleyebilirim. Sanırım biraz “mış” gibi yaşıyoruz. Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu “Mış Gibi Yaşamak” adlı kitabında dünyadaki gelişimlerin tersine bizde okumuşların olayların farkına varılabilirlik konusunda sıradan insandan daha geri olduğunu ve güven vermediğini belirtiyor.
Zamanını Okuyarak Geçiren Bir Toplum Değiliz
   Son yıllarda sıkça şikâyet konusu olan zamansızlık nedeniyle kitap okunamamasının gerekçesinin arkasındaki en güçlü etki çoğumuzun farkına varmadan zamanımızın önemli kısmında TV izlemesi yatmaktadır. İnsanların mesai sonrası saat 17 00 ile yatsıya kadar olan 22 00 kadarki programların büyük çoğunluğu tele vole, şiddet ve ideolojik ağırlıklı görüntüler. Türk toplumunun yine Sayın Temizel’in ifadesi ile dünya birinciliği ile ortalama TV izleme alışkanlığı 4-5 saat arasındadır. Günde Internet ve TV ile geçirdiğimiz zamanı düşünürsek okumaya ne kadar zaman kalır merak etmeye başladım. Doğal olarak Internet ve TV’den de bilgi alınabilir ancak uzmanlar okumanın daha etkili olduğunu belirtiyorlar. Belgesel, kültürel, sinema, sanat, tartışma, reklamsız haber neredeyse yok denecek kadar az. Bugün artık insanların yokluk ve diğer nedenlerden dolayı neredeyse tek eğlence kanalı ve zaman geçirebildiği tek objesi olan TV ekranları neredeyse insanları karşısına kilitlemektedir. Büyük çoğunluğu genç olan nüfusun bu kültür ile yetiştirilmesinin gelecekte yaratacağı etkileri şimdiden düşünmek zorundayız.
Türkiye Okuyan İnsanı Sevemedi.
   Bizde maalesef bu alışkanlık yok ve kitap okuma da başta devlet tarafından kötü ve zararlı olarak gösterilmiştir. 12 Eylül sonrası kitap okumak sanki ideolojik guruplara özgü bir davranış gibi gösterilerek yakalanan şahıslar ile birlikte okuduğu kitaplar, ders kitapları dahi ayırt edilmeden kamuoyuna zararlı diye tanıtıldı. Kim gerçekten suçlu ve zararlı tespiti yapılmadan, özellikle de okuyan ve düşünen kişiler bu süreçte hep mağdur duruma düşürüldü. Maalesef ülkemizde gelişen dinamik gençliğin eleştiri yapma şansı elinden alınarak sistemi eleştirmeyen ve kabullenen bir gençlik yaratıldı. Çok genç yaşta evden başlayarak sürekli dövülen, sus sen bilmezsin, aklın ermez, büyüğüne saygı, otoriteye saygı kişinin kişiliğini önemli ölçüde zedelemiştir. Kitap okuma alışkanlığı kazandırılamamış toplum ne yapacağını bilemeyecektir. Devlet kitap okuyanı ve okutanı hain ve düşman ilan etmiştir. Kitapların bir taraftan yasaklanması, diğer taraftan yayıncıların yasaklanması yanında pahalı olması kitap okunmasının önündeki en büyük engeller olarak görülüyor.
   Sanırım geçmişte kitabın yanlış tanıtılması ve okuyucunun mağdur duruma düşürülmesinin okuma alışkanlığının azalması üzerinde büyük bir etkisi oldu. Ancak hepsinden önemlisi okuma alışkanlığı kültürü toplumumuza yerleşmedi. Türk toplumu ne yazık ki batı toplumu ile karşılaştırıldığında okuma alışkanlığı yeterince gelişmiş değildir. Cumhuriyet kurulduğunda toplumun %90’nı okuma yazmadan yoksun olduğu şeklindedir. Bugünde halen Cumhuriyet kurulduğundan bu yana okuma yazma tam olarak sağlanamadı. Türkiye de OKURYAZAR olmayanların ORANI bugün Türkiye genelinde 8,5; Güneydoğuda ise bu oran 22,8. Kadınların %30’una yakını okuma yazmadan yoksun. Ne yazık ki okuryazar olmak da yetmiyor.
   Bu durum bile okuma yazmanın önemini yeniden düşünmemizi sağlamaktadır. Bilgi çağında halen okuma yazma bilmeyen ve var olanların da oranının 4 olması ile Türkiye'nin insani gelişmişlik düzeyi arasında ciddi bir ilişki olduğunun göstergesidir. Ancak son yıllarda en çok üzüldüğüm bir olgu da, gençliğin gerek eğitmenler ve gerekse de aileler tarafından kitap okuma yerine sürekli sınava hazırlanma telkinin yapılmasıdır. Sürekli sınava hazırlanan ve kitap okutulmayan milyonlarca genç eli kolu bağlı durumdadır. Bu anlayış maalesef bugün insanımızı duygu, düşünce ve iç zenginlik yönünden köreltmiştir. Kişinin öğrenme becerilerinin tamamlandığı 20 yaşı sonrası çok sayıda insan iş yapamaz konuma gelmektedir.
Okuma Alışkanlığı Kazandıralım
   Yapılan bütün araştırmalar, erken dönemde okuma alışkanlığı kazanan çocukların kelime hazinesi ve düşünme yeteneği artmakta buna bağlı olarak yaratıcı zekâ, dinleme konuşma yeteneğinin geliştiği belirtilmektedir. Benim de kendi gözlemim okuma alışkanlığı olmayan kişinin istediği kadar derece alsın, makam ve mevkiye gelsin, alternatif düşünme, yaratma ve farklılık yaratma konusunda yetersiz olduğu görülmektedir. Kitap insanın kişiliğini, karakterini ve doğrularını tanıtmak, geçeği yeni ufukların açılamasını sağlaması bakımından önemli. Kitap ve bilgi yaşamı gönül gözü ile görülmesini sağlayarak iç zenginlik yaratması bakımından önemlidir.
   Gallius, “kitaplar sessiz öğretmenlerdir” diyor. Bazen toplum eğitimi için bazı teknikler geliştirerek okuma alışkanlığı kazandırabiliriz. Basından öğrendiğimizi kadarı ile, 21 Ekim tarihli Hürriyet Gazetesi Kahramanmaraş ili Türkoğlu ilçesinde lise öğrencilerini taciz eden bir gence okullar için önerilen 100 temel eserden üç tanesini polis gözetiminde zorunlu okuma cezası getirmiştir. Çok anlamlı ve yapılması önerilen bir ceza. Ne yazık ki ceza alan genç bir süre sonra kitap okumak yerine cezaevinde kalmayı tercih etmiş. Savcının bu anlamlı teklifini maalesef gencimiz sanırım bilincinin yetersizliği nedeniyle doğru değerlendirememiştir. Genç birkaç gün sonra okumaktan vaz geçmiş ve cezaevinde olta atmayı benimsemiştir. Yine de savcıyı kutluyorum. Benzer bir davranış Doğuda bir ilimizde gerçekleşmiştir. Şanlıurfa’da bir okul müdürü okumayı yaygınlaştırmak için muz ve meyve suyu promosyonu yaratmış. Söylenti o ki bazı öğrencileri bu sayede ilk defa muz’un tadına bakmışlardır.
 Eğitilmiş İnsanlara Toplumu Aydınlatma Görevi Düşüyor
   Batıda gördüğümüz gibi başta aydınlarımız, öğretim üyeleri, öğretmenler, mühendisler, doktorlar, okuma zevkini topluma benimsetmek isteyen tüm kişilerin örgütlenmesi ve topluma örnek olmasının yolları aranmalıdır. Herkesin yanında kitap bulundurması ve bir dakika bile zamanı olsa kitap okumaları örnek bir davranış olacaktır.
   Özellikle batıda trende ve otobüslerde insanların oturur oturmaz kitabını açma alışkanlığını ülkemize benimsetmek için örnek oluşturalım. Özellikle gençler için okumanın öneminin beyin gelişimi ve düşünme sistematiğinin kazanılması açısından önemlidir. Gençliğin erken dönemlerde okuması ve dağarcığını doldurması ve edindiği bilgi ile geleceğinin yol haritasını çizmesi sağlıklı bir Türkiye için önem arz etmektedir.
   Evde mutlaka her akşam çocuklarımızın yanında kitap okuyarak örnek olmamız gerekir. Gerekirse biraz da TV ekranlarını çok önemli programların olduğu saatlerde izleyelim, yoksa her saatte TV izlemenin gerekli olmadığını gösterelim. Bizleri zenginleştirecek kitap okuma kursları düzenleyelim, çevremizdekileri sürece teşvik edelim, kitap üzerine sohbetler yapalım. Bir şekilde kitap sevgisini birbirimize sevdirmeye çalışalım.
   Bize bu şekilde yaşamak yakışır.

KİTAP OKUMAK İÇİN 27 NEDEN


1- Yaşı büyürken aklının da büyümesi, boyu uzarken aklının da uzaması için
2- Ruhça yücelmeleri, kafaca gelişmeleri için
3- Zekâlarının daha işlek, kavrayışlarının daha çabuk olması için
4- Zekâ yaşının takvim yaşıyla birlikte büyümesi için
5- Yüzlerce gözü olması, olayları bütün yönleriyle görebilmesi için
6- Yaşamlarına, yemek içmek dışında daha yüce bir anlam kazandırmak için
7- Varlığımızın darlığından kurtulmak, yaşayamadığımız yaşamları yaşamak, genişlemek, enginleşmek, ömrümüzü uzatmak için (Suut Kemal Yetkin)
8- Yaşamı genişleten öğelerin başında geldiği, kişiyi bilge yaptığı, ona onur ver erdem kazandırdığı için (Adnan Binyazar)
9- Soyutlama yapabilmek, bir olayı olmadan önce beyinlerinde olmuş gibi canlandırabilmek ve önlem alabilmek için
10- Empati kurabilmek, kendimizden çıkıp ötekini anlayabilmek, başkalarının yaşamlarına da saygı duyabilmek için
11- Beynimizin, dilimizin sınırları olması, dünyanın bir kitap olması ve okumayana bir şey verememesi nedeniyle
12- Kendi yolumuzu bulmada, kendi eleştiri yeteneğimizi geliştirmede, kitle iletişim araçlarının genel çıktıları arasından akıllıca seçim yapabilmek için (Richard Bamberger)
13- Tüm insan büyüklerinin savunduğu ortak gerçeği -insanın çalıştığı ölçüde yükselen, yediklerini hak eden, kimsenin hakkını yemeyenin insan olduğu gerçeğini öğrenmek için ( İsmail Hakkı Tonguç)
14- Bilmenin yüksek sevinçlerini yaşamak (Albert Bayet), kendi iplerimizi kendi elimize almak için
15- Yaşamı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek amacında, okul eğitimi zavallı denecek kadar gülünç kaldığı için (Shakespeare)
16- Ademin hayvanlığı yemekle, insanlığı okumakla kaim (olası) olduğu için (Namık Kemal)
17- İki ayağı üstünde yürüyen cesetler (Halim Bahadır), leşler olmamak için (Necip Fazıl Kısakürek)
18- Gözleri kapalı bostan beygiri gibi, bir ömür boyu karanlık kuyunun gıcırdayan dolabını çevirip durmamak için (İlhan Selçuk)
19- İnsanlık tarihine ve yaşayışına biçim veren, sosyal olayların nedenlerini anlatan bilim yasalarını küçük yaştan başlayarak öğrenmek için ( İ. Selçuk)
20- Kendisine yatırım yapabilen, kendini geliştirebilen, sorumluluk bilinci de demokrasi bilinci de gelişmiş bireyler olmak (Halim Bahadır) için
21- Televizyon ve internet çağında ekranların ayartıcı etkilerinden korunabilmek için
22-Televizyon ve internet ağalarının görsel şiddet ve cinsel istismar içeren bazı programlarını veto edebilmek için (İM Medya Bildirisi)
23- Geleceğin toplumunun, öğrenen toplum olarak tanımlanması nedeniyle ve kendilerini güncellemek için
24- Okulla sınırlı öğrenmeden yaşam boyu öğrenmeye geçmek için
25- Dünyada hiçbir dost insana kitaptan daha yakın olamayacağı için
26- Yalnızlıkta dost ve arkadaş yokluğunun yerini ancak kitaplar tutabildiği için
27- Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızla konuşmaktan aldığımız zevki alabilmek için

15 Kasım 2011 Salı

GÜZEL TÜRKÇEMİZ


Türkçe, günümüzde uluslararası bir konuşma dili konumundadır. Türkçemiz her geçen gün “Dünya dili” olma yolunda ilerlemektedir. Bu durumun sağlam bir zemine oturtulması için dünyadaki bütün Türkler arasında ortak bir iletişim diline ihtiyaç vardır. Ortak iletişim dili için en önemli araç ise, basın yayın araçlarıdır. Ortak kullanılan dilin de güzel olması gerekir.

Kitle iletişim araçlarının toplumu bilgilendirme ve bilinçlendirme konusunda çok önemli bir görev ve işlevi üstlendiği malumdur. Medya, bu ulvi görevi yerine getirirken Türkçemizin güzel kullanılmasına da özen göstermelidir.

Konuya daha önceki yıllardan baktığımızda, kitle iletişim araçlarında Türkçenin çok güzel kullanıldığını söyleyebilmek ne yazık ki zordur. Güzel Türkçemizin söyleyişine pek dikkat edilmemiş; yerel ve argo ifadelere çok fazla yer verilmiştir. Pek çok kelime, kalıp ve ifade halen yanlış kullanılmaktadır. Bu durum ise, dilimizin o güzelim ses ahengini ve estetiğini bozmaktadır.

Türkçe açısında uygun olmayan kimi  söz ve kalıplar, televizyon dizileri ile hayatımıza, gizlice ve hissettirmeden sokulmaktadır. Bu tip uygunsuz ifadeler fark edilemeden konuşmalarımızın içine sızmakta; özellikle  gençler arasında ağızdan ağza yayılmaktadır. Gençlere bu durumun Türk dilini yozlaştırdığını söyleseniz; herhâlde, şu cümlelerle karşılaşırsınız :

        “Oha falan oldum” duydunuz mu? Türk dili yozlaşıyormuş. Böyle “manyak güzel” bir dil yozlaşabilir mi? “Artı” bizim dilimiz son derece köklü. Öyle kolay değil zarar görmesi. Saçmalık bunlar ve bu saçmalıklardan “kal geldi” artık. Söylenti “lan” bunlar. Ortalık bu söylentilerle “yıkılıyo”.  “N’olcak” şimdi? Türkçe elden gidecek “deeermişim”. “Çüş falan, yaaani”, buna izin verecek “diiliz” “heralde”, “bi” “şiler” “yapcaz” artık.

Dildeki bu tür basit ifadelerin öncelikle düşünce sistemimize önemli darbeler vurmaktadır. Çünkü, yapılan yeni araştırmalar gösteriyor ki dil ile düşünce arasında büyük bir ilişki vardır. “Dil, düşüncenin evidir” biçiminde ifade edilen bu gerçek, aslında Türkçemiz için de son derece geçerlidir. Türkçemize, düşünce evrenimize ve geleceğimize kıymayalım!

Bunun içinTürkçenin doğru ve estetik kullanımı konusunda bilinç oluşturulmalıdır. Hiçbir duygusallığa kapılmadan Türkçe dünyanın en köklü, en zengin ve en estetik dillerinden biridir, diyebiliriz. Ancak, burada Türkçenin bu üstünlükleri yanında Türkçe konuşanların, bu hazineden yeterince faydalanamadıkları bir gerçektir. Bu noktada neler yapılması gerektiğini şöyle sıralayabiliriz:

          Öncelikle, Türkçenin zenginliğine ve gücüne inanıp toplumsal bilinç oluşturmak gerekir.
        Anne ve babaların, sanatçıların, eğitimcilerin ve özellikle çocuk eğitimcilerinin bu konuda toplumsal bir duyarlılık kazanarak bir  uzlaşmaya varmaları gerekir.
        Televizyon yapımcılarının program yaparken içerik dışında dile, estetiğe ve kültürel değerlere de dikkat etmeleri gerekir. Çocuklarımızın geleceğinin, düşünce ve hayal güçlerinin bu programlarda gizli olduğunu asla unutmamalıdırlar. Bu konuda RTÜK’e çok önemli görevler düşmektedir.
          Devletin resmî kurum ve kuruluşlarındaki titizlik ve özenin, özel iş yerlerine de yansıması gerekir. Özellikle iş yeri adlarındaki yabancılaşma, ticarî ürünlere verilen adlar noktasında Türkçeleştirme konusunda son derece hassas olmaya ihtiyaç vardır. Çevremizi temiz tutmak, dildeki yozlaşma örneklerini temizleyerek de yapılabilir

      Peyami Safa’nın veciz bir sözü var: “Hiç kimse dilin vatandan daha az kutsal olduğunu söyleyemez”. Bence dilimiz konusunda herkes bilinçli, tutarlı, gayretli olmalıdır. Yabancı kelime ve kavram kullanmak, tek başına gelişme ve ilerlememize bir katkı sağlamaz. Ve asla unutmayalım ki bir insan en iyi, en sağlam, en verimli düşünceyi ancak ana dili denizinde üretebilir. Dilimizi korumak ve geliştirmek aslında bütünüyle kültürümüze ve geleceğimize sahip çıkmaktır. Dilimiz, kimliğimizdir; kimliğimize sahip çıkalım!

14 Kasım 2011 Pazartesi

YAŞ ÖZELLİKLERİ ve KİTAP ÖNERİLERİ

DÖNEM: OKULÖNCESİ 2-3 YAŞ

Genel Özellikleri:
  • Bu dönemde, dil gelişimi çok hızlı gerçekleşir. Çocuklar, dilbilgisi yapısına uygun olmayan 3-4 sözcüklük birleşimler kurabilir, zengin uyaranlı ortamlarda 900 sözcüklük bir dağarcığa ulaşabilir.
  • Çocuklar,   tekil-  çoğul   kavramları, resimlerdeki   eylemleri   tanımlamayı   ve   hareketleri   adlandırmayı öğrenirler.
  • Çocuklar, "Ben", "o", "bu", "şu" gibi adılları kullanmaya başlar, organlarını tanımayı öğrenir. "Nerede" sorusuna, ""içinde", "dışında", "altında" vb. yanıtlar vermeye başlar.
  • Çocuklar, benzer olduğunu düşündüklerini yan yana koyarak ya da bir araya getirerek, dünyalarını düzenlemenin ve sınıflandırmanın yeni yöntemlerini öğrenirler. Dört kuş, iki kedi resmini, üç bebeği yan yana getirmeleri gibi.
  • Çocuklar bir bütünü tamamlayan (az sayıdaki) birbiriyle ilgili nesneleri anımsamaya başlarlar.
  • Çocuklar, aile üyelerinden ayrı olarak kendilerinin de bir kişiliği olduğunu anlamaya başlarlar. Bu evrede, çocuk yürür, konuşur, çevresinde olup bitenleri anlamaya ve araştırmaya koyulur; kendi davranışlarını yönetmek ister.
  • Çocuklar, sevecenlik (şefkat) ve sevgi gösterilerine gereksinim duyarlar.
  • Çocuklar, başkalarını gözlemleyerek ve onların yaptıklarını tekrarlayarak yeni davranışlar edinirler. Bu dönemdeki çocukların bir başka özelliği de nesneleri olduğu gibi değil düşündükleri gibi görmeleridir. Örneğin, onlar için bir çomak parçası bir ata dönüşebilir.
  • Çocuğun kitapla ilk etkileşimini   sağlama ve dil gelişimine katkıda bulunma amacıyla, oyuncak kitapların seçimine özen gösterilmelidir. "Banyo kitapları", "sesli kitaplar", "çocuğun el yapısına uygun boyutta hazırlanmış özel biçimli kitapçıklar" çocuğun ilgisinin kitaba yöneltilmesi bakımından önemlidir. İlk adım, kitabın çocuğun ilgi alanına sokulmasıdır.
Uygulamalar:
·    Çocuklara, onların bildiği, tanıdıkları eylemlerin yer aldığı resimli kitaplar gösterilmeli, okunmalı; çocukların resimlerdeki yeme, içme, koşma, gülme, top oynama, bisiklete binme vb. eylemleri tanımlamasına yardımcı olunmalıdır.
·    Çocuğa, 2-3 sözcüklü tümcelerden oluşan kısa anlatılar, vücudumuzun görünen parçalarını tanımlayabilecekleri resimli kitaplar okunmalı; resimlerdeki nesneler çocukla birlikte adlandırılmalıdır.
·     Çocuklara renk, biçim, büyüklük ya da kullanımlarına göre değişen nesneleri tanımaları ve gruplandırmaları için fırsatlar yaratılmalı; bunun için de çocukların kullanımına değişik boyutlarda resimli kitaplar sunulmalıdır.
·     Çocuklar, parçalardan bir bütün oluşturan özel kesimli kitapçıklarla karşılaştırılmalı; öğrendiklerini anımsamaları, kısa süreli belleklerini çalıştırmaları için uygulamaya yöneltilmelidir.
·     Çocukların, ayrı bir kişilik olduğu düşüncesini destekleyecek, onlara kendilerinin değerli olduğunu anlamalarında yardımcı olacak biçimde davranılmalı, rehberlik edilmeli; kişiliklerini olumlu yönde geliştirmeleri için, kendi davranışlarını yönetmelerine izin verilmeli; aşırı koruyucu olma, sürekli engelleme, kısıtlama, korkutma gibi kişilik gelişimini olumsuz etkileyecek davranışlardan kaçınılmalıdır. Bu evrede, sağlıklı bir özgürlük anlayışıyla olumlu kişilik özelliklerinin kazandırılmasına katkı sağlayacak resimli masal ve öykü kitapları okunmalıdır.
·     Çocukların kendilerinin değerli olduğunu düşünmeleri ve yetişkinler tarafından kabul gördüklerini anlamaları için, onlara zaman ayrılmalı; sevgiyle saçları okşanan bir çocuğa aynı zamanda bir kitap okunmalı, çocuğun anne, baba ya da çevresinde bulunan sevdiği bir yetişkinle geçirdiği zaman dilimine kitap da ortak edilmelidir.
·     Yaratıcı etkinlikleri destekleyen, çocuklara, değişik kişilikleri hareketleriyle canlandırmalarına olanak sağlayacak resimli kitaplar okunmalı; metinler çocuklarla birlikte oyunlaştırılmalıdır.
Kitap Önerileri:
·         Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Sesler
·         Nina Filipek, İlk Sözlüğüm. Resimleyen: Karen Heyvvood
·         Ayla Çınaroğlu, Orman; Net Yayıncılık, Kelimeler
·         Can Göknil, Temiz Kirli
·         Leslie McGuire, Dişlerini Fırçalıyor musun? Çizer: Jean Pidgeon (Türkçeye uyarlayan: Ayşen Oy)
·         Marianne Borgart, Diş Hekimine Gidiyorum. Resimleyen: Eugenie Fernandes, Tasarım: Doug Bergstreser, (Çeviren: Nazan Demir)
·         Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Fil Hapşırınca Ne Oldu?
·         Atsuko Morozumi, Minik Tavşan Yatma Zamanı
·         Vanna Bristot ve Bernadette Pons, Küçük Ayı Giysilerini Sayıyor
·         Peter Bovvman, Küçük Ayı Yavrusu. Türkçesi: Fatih Erdoğan
·         Ayla Çınaroğlu, Köpek
·         Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Kırmızıyı Yiyebilir miyim?
·         Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Bu Papyon mu?
·         Atsuko Morozumi, Minik Tavşan Yardım Ediyor
·         Ülkü Ovat, Ümit Öğmel. Martılar Mavi Sever
·         Net Yayıncılık, Oyuncaklar
·         Aysel Gürmen, Ben Neyim. Resimler: Huban Korman
·         Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Arkadaşım Gökyüzü
·         Adnan Çakmakçıoğlu, Bu Civciv. Resimleyen: Fatoş Yaşaroğlu.

DÖNEM: OKULÖNCESİ 3-4 YAŞ

Genel Dil Özellikleri:
·         Bileşik tümce kurma becerisinin gelişmeye başlamasıyla birlikte, çocuklar, içinde 3-4 (bazen daha da fazla) sözcüğün bulunduğu tümceler kurabilir. Bu dönemde, çocuklar dil oyunlarından, uyaklı kısa dizeleri söylemekten hoşlanır.
·         Çocuklarda geçmiş, şimdiki ve geniş zaman kullanımı gelişir. Özellikle, geçmiş zaman eklerini daha sık kullandıkları görülür.
·         Çocuklar, duygu ve düşüncelerini anlatmada, kendilerini dilin olanaklarını kullanarak yansıtmada başarılıdırlar. Dili, dünyayı tanımalarına yardımcı olan bir araç olarak kullanmaya başlarlar.
·         Çocukların sözdiziminde birçok sözcük türü görülmeye başlanır. Dil, bilgi iletme ve iletişim aracı olarak daha doğru kullanılır. Başka bir söyleyişle, çocuklar bu evrede dilbilgisi açısından doğru cümleler kurmaya başlar.
·         Çocuklar, parçaların bir bütün oluşturduğunu kavramaya başlar.
·         Çocuklar; renk, biçim ve büyüklük arasındaki bağlantıyı kurmaya başlarlar.
·         Çocuklar nesneleri sayı ve miktar olarak ayırmaya, iki şeyi birbiriyle   karşılaştırmaya, hangisinin büyük ya da küçük olduğunu söylemeye başlar.
·         Çocuk, benlik kavramı geliştirmeye, kendisi hakkında duygu ve düşünce oluşturmaya başlar. Çevresindeki insanların (anne, baba, kardeş vd.) kendisi hakkındaki düşüncelerinden ve kendisine karşı olan davranışlarından etkilenir. Bu dönemde, sıcak ve güvenli bir ortamın varlığı benlik saygısının oluşumunu destekler.
·         Bu dönemdeki çocuklar, kendilerini mutsuz eden durumlardan, içine kapanarak ya da hatalarının nedenlerini başkalarına yansıtarak kaçmak isterler. Öte yandan, kültürel kimliklerinin bilincine varmaya başlarlar.
·         Çocuklar üç yaşından itibaren, birbirleriyle oyun etkinliklerinde iletişim kurar. Bu ilişkilerde, özdeşleşme görülür. Genellikle, kendi yaş ve cinsiyetindeki arkadaşlarının tutum ve davranışlarını benimseyip uygular; iletişime girdikleri insanların yüz ifadelerinden duygularını da anlamaya başlar.

 Uygulamalar:   
  • Çocuklara,   kitaplardan   kısa   şiir,   bilmece, tekerleme okunarak dinleme fırsatları yaratılmalı; çocuklar, yinelenen ses ve sözcüklerin işitsel olarak uyandırdığı etkiyle, bilmece sormaya, tekerleme, şiir söylemeye isteklendirilmelidir.
  • Çocuklara, dün ne yaptığı, şimdi ne yapıyor olduğu hakkında konuşma ortamları yaratılmalı, resimli kitaplardaki hareketleri anlatmalarına olanak sağlanmalı; giriş tekerlemeleri de kullanarak kısa masallar anlatılmalıdır.
  • Çocuklara, hayvanları, insanları, ailesini ve çevresini tanıtmada katkı sağlayacak resimli masal ve öykü kitapları okunmalı; çocukların, resimlere bakma, kitabı inceleme süreci onlarla paylaşılmalıdır.
  • Çocuklara resimli öykü kitaplarından kısa öyküler okunmalı; öykülerdeki kişilerin hareketlerini, resimlere de bakarak tanımlamalarına yardımcı olunmalıdır. Örneğin, " Şapkalı çocuk yemek yiyor.", "Kıpırık tavşan hızla evine koşuyor.", "Benekli, arkadaşlarıyla şarkı söylüyor, eğleniyor." gibi.
  • Bu becerinin gelişimine katkı sağlayacak en etkili uygulama, çocuklara verilen parçalardan bir resmi oluşturmasına; ikinci aşamada ise, parçaların iki ayrı resimden hangisine ait olduğunu bulmasına olanak sağlamaktır. Ayrıca, bu dönemde, çocukların parça-bütün ilişkisini sezmelerine olanak sağlayacak özel biçimli kitaplar yeğlenmelidir.
  • Çocukların renk, biçim ve büyüklük kavramını geliştirecek resimli kitaplarla zaman geçirmesi için ortam yaratılmalıdır.
  • Kalın sayfalı resimli kitapların sayfalarını, çocukla birlikte sayarak çevirmeye; resimli kitaplardaki nesne ve canlıları, renk ve büyüklük açısından karşılaştırmaya özen gösterilmelidir.
  • Çocukların benlik saygısını geliştirecek tutum ve davranışlarla,   kendilerini değerli ve önemli görmeleri sağlanmalı; bunun için sıcak ve içten ortamlar yaratılarak çocuklarla resimli kitaplar incelenmeli; onlara masallar anlatılmalı, kısa öyküler okunmalıdır.
  • Çocukların benlik saygıları zedelenmeden, değerli olduğu duygusu yok edilmeden, onlara hatalarını kabul etmeleri öğretilmeli; kimlik duygularını geliştirecek aile, akrabalık, komşuluk ve yurt temalarını işleyen masal, şiir, kısa öyküler okunmalıdır.
  • Çocuklara, duygularını anlatmaya istekli kılacak kitaplar okunmalı; paylaşma, birlikte oynama, oyunlarda hem lider hem de oyuncu olma gibi davranışları kazanmaları için uygun ortamlar yaratılmalıdır. Çocuklar, öykü, masal, bilmece kitaplarında yer alan resimlerdeki farklı yüz ifadeleri üzerinde konuşturulmalı; ifadelerdeki duyguyu tanımaları için gerekirse ipuçları verilmelidir. Bu çalışmalardaki temel amaç, çocuğu başkalarının duygu ve isteklerine karşı duyarlı olmaya yöneltmek olmalıdır.
Kitap   Önerileri:  
  • Fatih   Erdoğan,   Kuşumu   Kim   Kışkışladı
  • Necdet Neydim, Düşler Teknesi. Resimleyen: Volkan Lale
  • Can Göknil, Kurtçuğun Hayvan Bilmeceleri
  • Ayla Çınaroğlu, Üç Kuzucuk
  • Seza Aksoy, Uyku Ağacı. Resimleyen: Ümit Öğmel
  • Aytül Akal, Gezmeyi Seven Ağaç. Resimleyen: Mustafa Delioğlu
  • Gülçin Alpöge, Ah Şu Su; Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Evleri; Aysel Gürmen, Ben Kimim
  • Fatih Erdoğan, Pabucumun Bağı Çözüldü
  • Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Miyo'nun Güneşi
  • Ayla Çınaroğlu, Şekerler Deve Oldu
  • Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Bu Şemsiye mi?
  • Ayşen Oy, Şekiller. Resimleyen: Şebnem Kepkep
  • Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Benim Güzel Palyaçom
  • Aytül Akal, Ben Minicik Bir Bebektim
  • Aytül Akal, Ben Minicik Bir Bebektim II
  • Ayşen Oy, Renkler. Resimler: Şebnem Kepkep
  • Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Uzayda Bir Gezi
  • Nina Filipek, Saymayı Öğreniyorum. Resimleyen: Karen Heyvvood
  • Nicola Baxter, Sen de Yapabilirsin Küçük Ördek. Resimler: Jan Lewis
  • Aysel Gürmen, Ben Kimim. Resimler: Huban Korman
  • Gülsüm Cengiz, Yavru Karınca. Resimleyen: Saadet Ceylan
  • Nur İçözü, Zilli Zürafa. Resimleyen: Mehtap Uçar
  • Aytül Akal, Küçük Kertenkele. Resimleyen: Mustafa Delioğlu
  • Can Göknil, Kardeş Kardeşe
  • Hakkı Engin Giderer, Kırmızı Şapkalı Kız Arkadaş Arıyor
  • Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Benim Yumurtam Nerede?
DÖNEM: OKULÖNCESİ 4-5 YAŞ

Genel Dil Özellikleri:

·         Çocuklar dilbilgisi açısından doğru cümleler kurar. Sözcük dağarcıklarında hızlı bir artış olur. Sağlıklı ve bol uyaranlı iletişim ortamlarında yetişen çocukların sözcük dağarcığı 2000-2500'e ulaşabilir.
·         Çocuklarda bazı belirteçlerin (içinde, dışında; üzerinde, altında; önünde, arkasında; geç, erken vb.) doğru kullanımı yerleşmeye başlar. 
·         Çocuklar, özellikle "niye' “niçin" ve" nasıl"la  ilişkili  olan  konularda  sorular  sormaktan  hoşlanırlar. Bu dönemdeki çocukların geniş bir ilgi alanı, zengin bir düş evreni vardır.
·         Çocuklar bir yetişkin tarafından kendilerine anlamlı bir sıralama ile anlatılmış ya da okunmuş kısa bir öyküyü tekrarlayabilirler. Bu dönemde, çocuklar kendilerine, yerine getirilmesi için söylenen iki üç işlemi gerçekleştirebilirler.
·         Çocuklar, canlıları ve nesneleri önemli özelliklerine göre sınıflandırabilir. Verilen canlılar arasında uçanları, yürüyenleri ya da belli bir grubun dışında olanı gösterebilir.
·         Çocuklar, kendilerini evrenin merkezinde görürler. Yaşıtlarıyla ve (varsa) kardeşleriyle olan ilişkilerinde denetimi ellerine almak isterler.
·         Çocuklar, isteklerini ertelemeyi, duygularını kontrol etmeyi öğrenirler; ancak beklenmedik bir anda ortaya çıkan üzücü ya da korkutucu durum, güvenlerinin ve duygularının kontrolünü yitirmelerine neden olur. Çocukların yaşadıkları korkularla başa çıkmaları konusunda, çocuğa destek olunmalı, saygı ve sevgi gösterilmelidir.
·         Kızgınlık belirtileri yerini, daha ılımlı ve uzlaşma arayan davranışlara bırakır. Yalnız başına çalışabilir, yapmadıkları işlerden sonra da özür (mazeret) uydurmayı yeğlerler. İyi-doğru davranış ile kötü-yanlış davranışların sonuçlarını anlamaya başlarlar.
·         Çocukların gelişen hayal güçleri, çeşitli korkuları da oluşturabilir. Çocuk, somut olayların ötesinde olasılıkları da düşünebilmektedir. Örneğin, yalnızlık, karanlık, anneden ayrı kalma gibi.
·         Çocuklar, çevresinde gördüğü, televizyondan izlediği doktor, öğretmen, polis vb. kişilerin farklı görevler yaptığını anlar.
Uygulamalar:
·         Çocukların yazısız resimli kitaplardan da yararlanarak öyküler oluşturmaları sağlanmalı; bu davranışlarının pekiştirilmesi için de olumlu uyaranlar verilmelidir. Bu dönemde, çocuklara, değişik konularda, olay örgüsü hareketli olan öykülerin okunması yararlı olur.
·         Çocuklara, yer bildiren belirteçlerin doğru anlaşılmasına, kullanılmasına katkı sağlayacak resimli kısa öykü, masal kitapları okunmalı; resimlerden de yararlanarak öyküdeki ya da masaldaki olayı anlatmaları için fırsat yaratılmalıdır.
·         Çocukların, merak duygularına yanıt verecek, belleklerinde oluşan soruları kendilerine özgü bir söylemle sorabilecek, yanıtlayabilecek kitaplara ulaşmalarında yardımcı olunmalıdır.
·         Çocuklara, olay örgüsü açık, sıralı kısa öyküler okunmalı, masallar anlatılmalı, çocuklardan da dinlediklerini anlatmaları beklenmeli; kendilerine gösterilen, öykü oluşturmaya elverişli resimli kartlardan ya da resimli kitaplardan kısa bir anlatı oluşturmaları istenmelidir.
·         Çocukların, gözlemleme, karşılaştırma ve sınıflandırma yapmasına olanak sağlayacak resimli kitaplarla çalışmasına ortam yaratılmalı, yetişkinler gerektiğinde ipuçları vererek çocukla bu zamanı paylaşmalı; ayrıca, bu evrede çocuklara mevsimlerin özelliklerini, günün farklı zamanlarını, haftanın değişik günlerini tanıtan kitaplar okunmalıdır.
·         Toplumsal çevresi üzerinde etkinlik ve denetim kurma   isteklerinin   arttığı   bu   dönemde,   onlara,   dinamik   karakter örnekleriyle kurgulanmış, özdeşim kurabilecekleri kahramanların yer aldığı masal ve öyküler okunmalıdır. Okunan kitaplar, çocukların özerk, girişimci ve paylaşımcı bir kişilik yapısı edinmelerini desteklemelidir.
·         Çocuklara, insanların ve hayvanların karşılaştığı sorunlar karşısında güvenlerini yitirmeden başarılı olabileceklerini örneklendiren; karşılaşılan istenmedik durumlarda duyguları kontrol edebilmeyi başaran insan ve hayvan kahramanların yer aldığı masal ve öyküler okunmalıdır.
·         Çocuklara, düşünmeden yapılan davranışların olası sonuçlarını, karşı tarafın dünyasında yaratacağı etkileri anlatan masal, öykü vb. kitaplar okunmalı; özellikle, şiddetin, kaba gücün sorunları çözemeyeceğini çocuğa uygun bir dille sezdirebilen kitaplar yeğlenmelidir. Bu dönemde, çocuklarda kendi başına çalışma ve başarma anlayışının yerleşmesi için, başladıkları işi bitirme konusunda ısrarcı olunmalı, seçilecek kitaplardaki kahramanların bu özellikleriyle de çocuklar için bir özdeşim öğesi olmasına dikkat edilmelidir.
·         Çocuklara, olay kurgusunda, değişik işlerde çalışan kahramanların yer aldığı, resimli kısa öyküler okunmalı, çocukların, bu kahramanların her birini canlandırmalarına olanak sağlanmalıdır.
·         Çocukların korkularını yenmelerinde en fazla gereksinim duydukları şey destek ve sevgidir. Bu anlayışla, çocukların korkularını yenmede özdeşim kurabilecekleri kahramanların yer aldığı masal ve öyküler okunmalı; kahramanların korkularını yenmede izledikleri yöntemler çocuklara sezdirilmelidir.
Kitap Önerileri:   
·         Aytül Akal, Küçük Prens'in Doğum Günüi Resimleyen: Ender Dandul
·         Ülkü Ovat, Ümit Öğmel, Kim Korkar Canavardan
·         Aysel Gürmen, Ben Neredeyim. Resimleyen: Huban Korman
·         Aysel Gürmen, Ninemle Hayvanat Bahçesinde. Resimleyen: Mustafa Delioğlu
·         Nur İçözü, Yalnız Yılan. Resimleyen: Mehtap Uçar
·         Ayla Çınaroğlu, Veli'nin Kırmızı Topu
·         Fatih Erdoğan, Fili Yuttu Bir Yılan
·         Gülsüm Cengiz, Tarlada İlk Gün. Resimleyen: Saadet Ceylan
·         Nahide Namal, Ben Kimim? Resimleyenler: Ahmet Avcı, Devrim Pektaş
·         Can Göknil, Uslu Yaramaz
·         Servet Bal ve Belma Tuğrul, Fırçalar Yarışıyor. Resimleyen: Nilüfer Dericioğlu
·         Gülçin Alpöge, Şıpşıp ile Tıptıp. Resimleyen: Esin Ersin
·         Gülsüm Cengiz, Çocuk ve Gökkuşağı
·         Aysel Gürmen, Leyla'nın Bahçesi. Resimler: Ender Dandul
·         Şükran Oğuzkan, Dans Etmesini Seven Hipopotam. Resimleyen: Ülkü Ovat, Ümit Öğmel
·         Selçuk Demirel, Mumuk Fotoğraflarda; Sedef Örsel
·         Uç Uç Böceği Bon Bon. Resimleyen:   Betül   Sayın
·         Gülsüm   Cengiz,   Harika   Köpek   Kiki. Resimleyen: Saadet Ceylan
·         Aygören Dirim, Pufi Karanlıktan Korkuyor. Resimleyen: Nazan Erkmen
·         Aysel Gürmen, Popi'nin Yatağı Neden Islak? Resimler: Saadet Ceylan
·         Aytül Akal, Karanlıktan Korkan Çocuk, Resimleyen: Saadet Ceylan
·         Pınar Gerikalmaz, Kargadan Korkan Korkuluk
·         Aytül Akal, İki Kavgacı Ağaç
·         Feridun Oral, Kirpi ile Kestane
·         Fatih Erdoğan, Gırrr!
·         Serpil Ural, Güle Güle! Nereye? Resimleyen: Nazan Erkmen

DÖNEM: OKULÖNCESİ 5-6 YAŞ

Genel Özellikleri:

·         5-6 yaşlarında, dilin anlatım özelliklerini de yansıtan bir kullanım kendini göstermeye başlar. Dili kullanma becerisi, bir yetişkini andırır. Birçok çocuk, genellikle karmaşık tümceler kurmayı yeğler. Konuşmada, adıl ve eylemler; geçmiş ve geniş zaman doğru kullanılır.
·         Çocuklar,    kendilerini    özgürce gerçekleştirebilecekleri  etkinliklere  katılmaktan  ve  kendilerini  ifade etmekten mutlu olurlar.
·         Çocuklar dillerinin yazılı biçimine ilgi göstermeye başlarlar. Çevrelerinde gördükleri nesnelerle, harflerin biçimleri arasında ilişki kurabilirler. Harfleri yazmak, özgün biçimlerine benzetmek çoğunu mutlu eder. Özellikle, adlarını yazma çabası, 5-6 yaşlarındaki çocukların belirgin davranışlardandır. Bu mutluluk, okuma ve yazma becerisi edinme isteğinin dışavurumu olarak değerlendirilebilir.
·         Bu dönemdeki çocuklar, on farklı şeyi birbirinden ayırt etmeyi başarır, ana renkleri de tanımlar.
·         Çocuk, "az" ve "çok" gibi nicelik bildiren, az sayıdaki karşıt (zıt) kavramları ve aralarındaki farkı kavrar. Nesneleri büyükten küçüğe, küçükten büyüğe doğru sıralamaya başlar. Bu becerileri edinmesine karşın, zaman kavramını anlamlandırmada belirsizlik vardır.
·         Arkadaşlık ilişkileri yoğundur. Duygusal yaşamlarında düzen ve denge dikkat çeker. Aynı yaş ve cinsiyettekiler, birbirlerinin davranışlarını benimseyebilir. Çocuklar, özgüvenleri gelişmesine karşın, yetişkinlerle olan ilişkilerinde sevecenliğe ve güvene gereksinim duyar.
·         Çocuklarda ait olma duygusu yoğunlaşır. Bu dönemde, ev işlerine yardımcı olmaktan hoşlanırlar.Başarılarından ve bu başarıların çevresindekilerce beğenilmesinden ve onaylanmasından gurur duyarlar. Gezi yapmak, yeni yerler görmekten mutlu olurlar. Önceki yaşlarda geliştirdikleri anlamsız korkuları bu yaşlarda da devam edebilir.

Uygulamalar:  

·   Bu   dönemde,   çocuğun,   yazınsal   metinlerle anlamlı etkileşiminin başlaması gerekir. Çocuk için, bilmece, tekerleme söyleme, düzeyine uygun masal, fıkra dinleme ve anlatma, kısa şiirler ezberleme, öykü dinleme, anlatma; resimli kitaplardan yeni öyküler oluşturma ortamları yaratılmalıdır.
·   Günlük yaşamdan seçilen konuşma konularının canlandırılması, çocuklara gözlemlerinden yararlanma ve konuşma becerilerini geliştirmeye yönelik bir uygulama alanı yaratır.Bu nedenle, çocuğun çevresini tanımasına, ilişkileri anlamasına katkı sağlayacak öykü ve masallar okunmalı; çocuklara, okunanları ya da kendilerinin oluşturacakları öyküleri canlandırmaları için olanak sağlanmalıdır.
·   Çocuklara, çevresindeki canlı ve cansız varlıkları, sanatçının bakış açısını da katarak belirgin özellikleriyle yansıttığı kitaplar okunmalı; çocukların anlattıkları öyküler, yetişkinler tarafından çocukların sözcükleriyle kaleme alınmalı ve yeniden çocuklara okunmalıdır. Bu dönemde, çocuklara okunan kitaplarda türsel bir çeşitlilik de yaratılmalıdır.
·   Çocuklara okunanlar, renk ve sayı kavramının yerleşmesine katkı sağlayacak öykü, şiir ve diğer anlatı kitaplarıyla çeşitlendirilmelidir.
·   Bu evrede, çocuklara, nicelik (az, çok) ve nitelik ( büyük, küçük) bildiren kavramları, bir öykü kurgusu içinde kavratacak resimli kitaplar okunmalı, masallar anlatılmalı; oyun etkinliklerinde, benzer davranışların kazandırılmasına katkı sağlayacak sayışmalar söylenmeli, bilmeceler sorulmalıdır. Öte yandan, çocukların kullandıkları farklı boyuttaki kitaplar da örneklendirilerek büyüklük ve küçüklük kavramını içselleştirmeleri sağlanmalıdır. Özellikle, bir kahramanın bir günde, haftanın değişik günlerinde başından geçen kısa ve sıralı olayların anlatıldığı resimli öyküler okunmalı; çocukların bir günün çeşitli evrelerinde (sabah, öğle, akşam ) yapılan etkinlikleri kavramasına yardımcı olunmalıdır.
·   Çocuklara, arkadaşlığa önem veren, özgüveni gelişmiş kahramanların bulunduğu öyküler okunmalı; okuma etkinliklerinde, kendilerini değerli görmelerini sağlayacak fırsatlar yaratılmalıdır.
·   Çocuklara değerli olduklarını duyumsatacak ortamlar yaratılmalı, neleri başarabileceklerini göstermelerine fırsat tanınmalı; karşılaştığı zorlukları yenme başarısı gösteren kahramanların yer aldığı öyküler okunmalıdır. Çocuklarla, öyküdeki kahramanların paylaşma, sorumluluk alma, sorunların üzerine kararlılıkla gitme davranışları üzerinde konuşulmalıdır.
·    Çocuklara okunanlar, onların canlandırabilecekleri, yaratıcı oyunlarına konu yapabilecekleri, kısa anlatılardan seçilmeli; bu anlatılarda çocukların özdeşim kurabileceği karakterlerin ruhsal ve fiziksel özellikleri açık ve anlaşılır olmalıdır.
·    Çocukların evde, okulda üstesinden geldiği bir iş ya da herhangi bir konuda gösterdiği küçük bir çabası övgüyle karşılanmalı; çocuklar, çevredeki tarihsel yerlere, hayvanat bahçelerine, koşup oynayabileceği parklara götürülmeli. Gittikleri yerlerle ilgili gözlemleri ilgiyle dinlenmelidir. Bu dönemde, birçok çocuk ilginç konuları ele alan kısa, resimli gezi yazılarını dinlemekten hoşlanır.

Kitap Önerileri:
·         Erol Büyükmeriç, Emece Memece Çizgili Bilmece
·         İsmail Kaya, Kınalı
·         Tarık Dursun K, Güzel Uykular Alara. Resimleyen: Mustafa Delioğlu
·         Memet Fuat, Nasrettin Hoca Fıkraları
·         İsmail Kaya, Küçük Karganın Bir Günü
·         Gülten Dayıoğlu, Ece ile Yüce: Aydede Kime Gülümsüyor? Resimleyen: Mustafa Delioğlu
·         Tarık Demirkan (Derleyen), Her Güne Bir Masal Resimleyen. Feridun Oral
·         Ronne Randall (Derleyen), Hayvan Masalları. Resimleyen: Peter Stevenson
·         Selçuk Demirel, Mumuk Harfleri Öğreniyor. Çeviren: Ceyda Akaş
·         Aytül Akal, Soru Balonları
·         Gülçin Alpöge, Aya Tutkun Uçurtma. Resimleyen: Esin Ersin
·         Fatih Erdoğan, Kemancı Ayı Masalı
·         Ömer Lütfü Şadoğlu, Bulmacalı Bilmeceler. Çizimler: Ayla Çınaroğlu
·         Erkan Kırtunç, Bul-Oku Nasrettin Hoca Fıkraları
·         Özdilek Erdem, Aydedeyi Saklayan Çocuk. Resimleyen: Sait Munzur
·         Aytül Akal, Rengini Arayan Top. Resimleyen: Aysın Delibaş Eroğlu
·         Elçin Toker, Ne Kadar Dikkatliyim? Resimleyen: Esin Ersin
·         Aysel Gürmen, Ninemle Hayvanat Bahçesinde. Resimleyen: Mustafa Delioğlu
·         Ülker Koksal, Masallar
·         Behiç Ak, Gökdelene Giren Bulut
·         Hakkı Engin Giderer, Kara Kedi Güzel Kedi
·         Ayla Çınaroğlu, Küçük Mor Balık
·         Behiç Ak, Bilyalar
·         Selçuk Demirel, Mumuk Oyuncakçıda
·         Belma Tuğrul, Süslü. Resimleyenler: Ülkü Ovat, Ümit Öğmel
·         Can Göknil, Kirpi Masalı
·         Şükran Oğuzkan, Can ve Uzaylı Arkadaşları. Resimleyen: Ülkü Ovat, Ümit Öğmel

DÖNEM: İLKÖĞRETİMİN İLK YILLARI, 6-8 YAŞ

Genel Özellikleri:

  • Bu dönemde, çocukların dağarcıklarına birçok yeni sözcük eklenir. Zengin bir etkileşime olanak sağlayan bol uyaranlı ortamlardaki çocuklarda, sözcük kazanımında belirgin bir artış olur.
  • Çocuklar, her yapıdaki tümceyi başarı ile kurabilir.
  • 7 yaş, çocuğun okula başlama yaşıdır. Okuma ve yazma becerilerini edinmeye başlamaları, yaşamı anlamaya dayalı istek ve heyecanlarını da devindirir.
  • Ellerine aldıkları düzeylerine uygun yazılı bir metni okumaları, onlara yeni yeteneklerini tanıtan büyük bir mutluluktur.
  • Okulöncesi döneme göre dikkat süreleri uzamaya başlar. Beş dakikalık, düzeylerine uygun bir öyküyü dikkatle dinler; yazma becerisi edindiklerinde de kısa öyküler yazma isteği duyarlar.
  • 6-8 yaş, çocuk-kitap ilişkisinin süreklilik kazanması için önemli bir evredir. Bu evrede çocukların kitapla kurdukları etkileşim, onların daha etkin oldukları bir süreci de başlatır. Çocuklar, anne-baba ya da sevdiği bir yetişkinin kendisine kitap okumasını sevinçle karşılarlar; ancak, onların gerçek mutlulukları, okuma ve yazma becerilerini kullanarak kendi yeteneklerinin farkına varmalarında yatar.
  • Bu dönemde çocuklar, daha bağımsız davranma eğilimi gösterir; çevresindeki yetişkinlerden hem özgürlük vermelerini ister hem de sıcak ilgi beklerler. Zaman zaman tepkisel davranışlarda bulunabilirler.
  • Çocuklar çevresindeki yetişkinlerin kendileriyle ilgili değerlendirmelerini ilgiyle izlerler, duydukları övgü dolu sözlere davranışlarıyla yanıt oluşturmak isterler.
  • Bu dönemdeki çocuklar, dünyayı doğrudan ve somut olarak algılar; onlar için yalnızca doğrular ve yanlışlar vardır.
  • Ailelerinden ve öğretmenlerinden öğrendikleri kesin ve değişmeyen yargılara sahiptirler. Oyun, bu yaştaki çocukların toplumsallaşması sürecini destekleyen en önemli etkinliklerden biridir. Kız ve erkek arasındaki farklılıklar da çocukların ilgileri arasına girer.
Uygulamalar:

  • Çocukların okuma alışkanlığı ve okuma kültürü edinmelerinde en duyarlı dönemdir. Özellikle, tasarım, dil ve içerik özellikleriyle çocuğa göre olan kitapların çocuklarla buluşturulması gerekir. Başka bir söyleyişle çocukların okumasına sunulan kitaplar, sanatçı duyarlığı ile hazırlanmış olmalıdır.
  • Bu dönemde, evde çocuğa ait küçük bir kitaplığın oluşturulması, çocuğun kitaplarını burada koruması, kitap-çocuk etkileşimi açısından çok önemlidir.
  • Bu dönemde, çocuklara kitap okumaları için zaman yaratılmalı; çocukların okuduğu kitaplarla ilgili olarak karşılıklı konuşmalar yapılmalıdır. Yetişkinler, çocuklarla yaptıkları konuşmalarda iyi bir dinleyici olmalı, çocukları yeni konuşmalar için güdülemelidir.
  • Çocuklara sunulacak kitaplar, Türkçenin yetkin kullanım örneklerini yansıtması bakımından model olmalıdır. Çocuklar, okudukları kitaplarda dilinin anlatım gücünü sezebilmeli, okudukları her kitap onları yeni bir kitap okumaya isteklendirmelidir.
  • Bu dönemde, çocuklar için, okuma-yazma becerilerinin gelişmesine katkı sağlayacak, kolayca okuyabilecekleri, resimlerin anlatım olanaklarıyla beslenmiş kısa öykülerin yer aldığı kitaplar yeğlenmeli; çocuğa sunulan kitaplar, diğer türlerle desteklenmeli ve çeşitlendirilmelidir.
  • Seçilecek kitapların, çocuk gerçekliğini kavramış yazar ve çizerler tarafından hazırlanmasına özen gösterilmelidir. Çocukların okuduğu kitaplarla ilgili olarak, olayları anlama, değerlendirme ve eleştirme becerileri, doğal tartışma ortamları yaratılarak sınanmalıdır. Çocukların okuduklarına ilişkin anlatmak istedikleri ilgiyle dinlenmeli; onlara yazma, resim yapma isteklerini uygulamaya sokabilecekleri ortamlar hazırlanmalıdır.
  • Çocukların özgürlük alanı genişletilmeli; ancak, tepkisel davranışlarını kontrol etmeleri için başvurulabilecek uygun yollar birlikte tartışılarak bulunmalıdır.
  • Özellikle, bu dönemde, başarılarıyla özdeşim kurabileceği, iyi geliştirilmiş kahramanların yer aldığı edebiyat yapıtlarını okumaya yönlendirilmelidir. Bu süreç, çocukların hem özgürlük istemlerinin yanıtlanmasında hem de duygusal tepkilerinin azaltılmasında etkili olabilir.
  • Çocuklara, aile bağlarını güçlendirici, kendini güvende hissetmesini sağlayıcı anlatılar okunmalı, sorumluluk alarak yaptıkları işlerden sonra başarıları övülmeli; benzer konuları işleyen öyküleri dinlemesi ve okuması için ortam yaratılmalıdır.
  • Bu dönemde, çocukların belirtilen konuları işleyen kitaplarla buluşturulmasında yarar vardır: İnsanların farklı karakterlerde olabileceği, değişik tutum ve davranışlar sergileyebileceğini sezdiren masal ve öyküler, çocukları oyun etkinliklerinde hem lider hem de oyuncu olmaya isteklendiren yapıtlar, kız ve erkek arasındaki farklılığı ve bebeklerin nasıl dünyaya geldiğini çocuğa özgü bir söylemle yanıtlayan kitaplar, arkadaşlık ve dostluğun önemini işleyen anlatılar, çocuğun yazılı kültüre yönelmesini sağlar.
Kitap Önerileri:

·         Yalvaç Ural, Gözü Boynuz ile İzi Yaldız
·         Fazıl Hüsnü Dağlarca, Kuş Ayak Açıl Susam Açıl
·         Hasan Âli Yücel, Sizin İçin
·         Fazıl Hüsnü Dağlarca, Güneşi Doğduran
·         Ayla Çınaroğlu, Şiir Gemisi
·         Fazıl Hüsnü Dağlarca, Yazıları Seven Ayı
·         Yalvaç Ural, Tekir Noktalama İşaretlerini Öğretiyor
·         İsmail Kaya, Sadece Mor Rengi Seven Kral
·         Mürşide İçmeli, Zeki Alan, Akıl Bahçesi: Resimli Hikâyelerle Zekâ Gelişimi 2
·         Fatih Erdoğan, Okula Geç Kaldım
·         Aytül Akal, Mustafa Delioğlu, Öğretmenin Sihirli Şapkası
·         Ümit Öğmel, Kırmızı Düğmenin Düşü
·         Thorbjorn Egner, Karıus ve Baktus
·         Yalvaç Ural ve Feridun Oral, Korkuluğun Kalbi
·         Abdülkadir Budak, Kuşların Alfabesi. Resimleme: Yasemin Yılmaz
·         Selçuk Demirel, Ayağına Diken Batan Süper Karga
·         Nur İçözü, Bilge Kaplumbağa. Resimleyen. Mehtap Uçar
·         Serpil Ural, Sabiha
·         Aytül Akal, Babam Duymasın. Resimler: Mustafa Delioğlu
·         Lıa Karavıa, Serpil Ural, Köprü Olan Dostluk
·         Behiç  Ak,   Karadenizdeki Yunus
·         Aytül Akal,  Atatürk Olmak. Resimler: Aysın Delibaş Eroğlu

DÖNEM: İLKÖĞRETİMİN ORTALARI, 8-10 YAŞ

Genel Özellikleri:

  • Bu dönemde çocuklar, duygu ve düşüncelerini 5-10 sözcükten oluşan tümcelerle anlatabilirler. Anlatımlarında, benzetmelerden yararlanabilir, konuşma ve yazmalarını deyimlerle zenginleştirebilir.
  • Bu evrede, çocukların dili doğru kullanarak kendilerini etkili biçimde anlatmaları ile yaşıtları tarafından kabul edilmeleri, onaylanmaları arasında ilişki olduğu kabul edilmektedir.
  • Bu dönemdeki çocukların okuma becerilerinde büyük farklılıklar görülmesine karşın, kimi çocuklarda da okuma becerilerinde hızlı gelişmeler dikkat çeker. Çocukların okumaya yönelik ilgi düzeylerinde belirgin bir artış gözlenir.
  • Çocuklar, bir gruba uyum sağlamak, ait olmak ister; kendi yeteneklerine de önem verilmesini bekler. Arkadaşlarının kendileriyle ilgili beğenileri önem kazanır.
  • Çocuklar yeni arkadaşlıklar kurmak, arkadaşları tarafından kabullenilmek ve değer verilmek ister. Çocuk, kurduğu arkadaşlıklarla, yaşama ilişkin yeni deneyimler kazanır.
  • Kendi duygu ve düşüncelerinin gittikçe daha çok farkına varmaya, çevresindekilerin de düşüncelerini anlamaya başlar. Çocuklarda, eşitlik duygusunun gelişimi gözlenir; yargıları, 6-8 yaş grubuna göre esneklik gösterir.

Uygulamalar:

·         Çocukların okuma, konuşma, dinleme ve yazma becerilerinin bütünsellik anlayışıyla geliştirilmesi gerçeği, okul türü öğrenmelerde göz ardı edilmemelidir. Çocuğun yazılı kültürle olan ilişkisinin kalıcı olabilmesi için, çocuğa sunulan kitapların nitelikleri konusunda özenli davranılmalıdır. Bu özen, çocuğun anadilinin kurallarını ve anlatım gücünü içselleştirmesi açısından önemlidir.
·         Bu dönemde, çocuğa alınan kitapların, onların dil bilincini ve duyarlığını işletmesi, onlarda edebiyat metinlerine, yazılı ürünlere ve resme karşı bir ilgi uyandırması temel ilke olarak benimsenmelidir.
·         Okutulacak kitaplar, çocukların gözlemleme, karşılaştırma, sınıflandırma, uygulama ve eleştirme yapma gibi bilişsel boyutlu davranışlarını geliştirmeli; öte yandan şiir, öykü, roman gibi edebiyat ürünlerinin okunmasına yönelik bir alışkanlığı da desteklemelidir. Bu nedenle, öğretmenlerin ve çocuğun çevresindeki büyüklerin, kitap seçiminde çok duyarlı davranması gerekir. Seçilecek kitaplar, biçim ve içerik özellikleriyle çocukların ilgi ve gereksinmelerine yanıt vermeli, çocuğun düzeyine uygun olmalı, dilsel ve görsel nitelikleriyle de çocukta kitap sevgisinin yerleşmesine katkı sağlamalıdır.
·         Çocukların hem bireysel okuma yapabilmeleri hem de sesli okunan bir kitabı dinlemeleri için zaman ayrılmalı, çocukla birlikte belli bir zaman diliminde (bir haftalık , bir aylık) dinleyecekleri ve okuyacakları düzeye uygun kitapların (metinlerin) listesi yapılmalıdır.
·         Listeye uygun olarak, bir yetişkin (öğretmen, anne, baba, abla, ağabey...) tarafından yapılacak okumalarda; vurgu, tonlama, ulama gibi söyleyiş kurallarına uyulmalı, söyleyişe katılan bedensel hareketler, jest ve mimikler ölçülü ve doğal olmalıdır.
·         Ses ve sözcüklerin doğru boğumlandırılması, tümcelerin doğru seslendirilmesi, ses tonunun metnin anlam ve duygusuna göre ayarlanması, çocuklar için öykünebilecekleri "dil kullanım modelleri"nin yaratılması bakımından çok önemlidir.
·         Bu dönemdeki çocuklara, çeşitli türlerdeki nitelikli kitapların yanında; paylaşmanın, işbirliğinin önemini sezdiren, grup çalışmalarında bireysel sorumluluğun önemini yansıtan edebiyat ürünlerini de okuması salık verilmelidir.
·         Çocuklar, yaşamı ve insanı tanımalarına katkı sağlayacak, deneyimlerini zenginleştirecek edebiyat yapıtları okumaya yönlendirilmelidir. Özellikle bu dönemdeki çocuklar, yaşıtlarının başından geçen olayları okumak, onların yaşadıkları serüvenlere ortak olmak ister.

Kitap Önerileri: 

  • Fazıl  Hüsnü Dağlarca, Yaramaz Sözcükler
  • Yalvaç Ural, Müzik Satan Çocuklar. Resimleyen: Osman Kehri
  • Çetin Öner, Portakal. Resimleyen: Kayıhan Keskinok
  • Zekeriya Kaya, Kır Çiçeği
  • Janosch. Sen Bir Kızılderilisin Hannes. (Türkçesi: Necdet Neydim)
  • Yalvaç   Ural,   Kulağımdaki   Küçük   Çan. Resimleyen:Asuman Ercan
  • Erol Büyükmeriç, Bozbıdık
  • Çetin Öner, Mavi Kuşu Gören Var mı?
  • Nur İçözü, Güneşe Tırmanan Çocuk
  • Gülten Dayıoğlu, Okyanuslar Ötesine Yolculuk
  • Fatih Erdoğan, Sihirli Kaykay
  • Yalvaç Ural (Haz.), Zıpır Bilmeceler. Çizen: Gamze Baltas
  • Fatih Erdoğan, Ayşegül'e Ne Oldu?
  • Gülsüm Cengiz, Başak'ın Çevre Günlüğü. Resimler: Saadet Ceylan
  • Aysel Gürmen, Benim Adım Selen. Resimler: Sibel Demirtaş
  • Serpil Ural, Ağrıdan Zelve'ye Anadolu Anlatıyor
  • Sennur Sezer, Pencereden Bakan Çocuk. Resimleyen: Semih Poroy
  • Ayla Çınaroğlu, Mavi Boya
  • Sevim Ak, Babamın Gözleri Kedi Gözleri. Resimler: Behiç Ak
  • Christine Nöstlinger, Dedektif Mini
  • Nur İçözü, Bugün Ne Cadılık Yaptım? Resimleyen: Tuncay Batıbeki
DÖNEM: İLKÖĞRETİMİN SONLARI, 10-12 YAŞ VE ÜSTÜ

Genel Özellikleri:

·         Çocuklar, olumluluk ve olumsuzluk bildiren yan tümceleri de kullanarak anlamsal olarak daha girişik yargılar oluştururlar.
·         Çocukların, olayları zamandizinsel biçimde sıralama becerileri gelişir. Akıl yürütmeyi, mantıksal kuralları, soyut sorunlara çözümler bulmayı öğrenirler. Soyut düşünme başlar, dikkati yoğunlaştırma yetenekleri ve bellek güçleri artar.
·         Çocuklar, bireysel beceri ve yeteneklerini yaşıtlarınınkiyle gerçekçi biçimde karşılaştırabilir, iç denetimlerini sağlayabilir; hata ve başarılarından kendilerinin sorumlu olduğunu düşünürler.
·         Aileye eskisi kadar bağımlı değillerdir. Daha çok arkadaşlarıyla birlikte olmaya, zaman geçirmeye isteklidirler. Çevresindeki adaletsizliklere tepki göstermeye başlarlar. Cinsiyetleriyle ilgili roller çok belirginleşir. Karşı cinsin rollerini yüklenmekten kaçınırlar; buna karşın karşı cinsle ilişki kurma eğilimi gösterirler.

Uygulamalar:

·         Çocukların, yazın kültürü, dil ustalarının yapıtlarıyla temellendirilmelidir. Bu süreçte, çocukların değişik türlerin en özgün örnekleriyle karşılaştırılması için duyarlı davranılmalıdır.
·         Çocuklara, değişik türdeki edebiyat yapıtlarının yanında, tarihsel olguları anlamalarına katkı sağlayacak kitapları okumaları da önerilebilir.
·         Bu dönemde, çocukların düşünme, karşılaştırma, eleştirme gibi bilişsel süreçlerini işleten, onların insan ve yaşam gerçekliğini sanatçı bakış açısıyla tanımalarına ve değerlendirmelerine olanak sağlayan yapıtları okumaları, edebiyat kültürü oluşturmaları için gereklidir.
·         Çocuklara; karar verme, değerlendirme, eleştirme ve iç denetimi geliştirme gibi eğitimle kazandırabilecek davranışların önemini sezdiren; yaşamın değişik güzelliklerini yansıtan yapıtlar da okutulmalıdır.
·         Bu dönemdeki çocuklara, edebiyatın ilgi alanına giren her konuyu sanatçı bakış açısıyla işleyen kitaplar sunulabilir. Seçilecek kitaplarda, çocukların hem bireysel ilgi ve beklentileri göz önünde bulundurulmalı hem de türsel bir çeşitlilik (roman, öykü, yaşamöyküsü, anı, şiir gibi...) oluşturulmalıdır.

Kitap Önerileri:

·         Fazıl Hüsnü Dağlarca, Balina ile Mandalina
·         Sevim Ak, Vanilya Kokulu Mektuplar
·         Çetin Öner, Gülibik.Resimleyen: Orhan Peker
·         Ayla Kutlu, Merhaba Sevgi
·         Hamdullah Köseoğlu, Yayla Çiçeği
·         Gülten Dayıoğlu, Mo'nun Gizemi
·         Kemal Ateş, Yitik Kuzular
·         Gülten Dayıoğlu, Güney Pasifik Adalarına Yolculuk
·         Muazzez ilmiye Çığ, Sümer'e Yolculuk
·         Christine Nöstlinger, Kim Takar Salatalık Kralı'nı. Çeviren: Selahattin Dilidüzgün, Çizimler: Gözdem Yıldırım
·         Mustafa Ruhi Şirin, Yıldız Sayan Ağaç
·         Cahit Uçuk, Mavi Ok
·         Nilay Yılmaz, Meraklı
·         Sevim Ak, Domates Saçlı Kız
·         Tülin Tankut, Gelincik Arkadaş Arıyor
·         Necdet Neydim, Sen Islık Çalmayı Bilir misin?
·         Sulhi Dölek, Yeşil Bayır
·         Serpil Ural, Don Kişot Çılgın Şövalye. Resimleyen: Cemil Eren
·         Forrest Carter, Küçük Ağaç'ın Eğitimi. Çeviren: Şen Süer Kaya